"Çölde başkalarının ayak izinden gitmek kolaydır. Önemli olan kendi ayak izini oluşturup diğerlerinin takip etmesini sağlamaktır."

~~~~
Muhsin, henüz 16 yaşındayken içindeki tiyatro aşkıyla ailesine başkaldırarak evi terk eder. Tiyatroya olan aşkı sonsuz olsa da bu uğurda yaşadıkları oldukça zorlu. Açlık, parasızlık, dış baskılar ve hatta savaş. Fakat Muhsin bunların hiçbirini kendine engel olarak görmeden, hiçbir şeyin imkansız olmadığını düşünerek ömrünün sonuna kadar tiyatro için çabalar. İstanbul'da başlayan tiyatro yolculuğu Paris, Berlin ve Stockholm'e kadar uzanır. Kendini ve ülkesini tiyatro konusunda ilerletip geliştirmek için çabalayan, aç kalarak sokaklarda yatmayı dahi göze alan Muhsin Ertuğrul'un hayatını okuyoruz.

~~~~
Fakat treni de çok sevmişti. Buharla çalışan bir zaman makinesiydi sanki içinde bulunduğu gürültülü makine. Hayatın ve zamanın içinden hiçbir şeye dokunmadan, sadece izleyerek geçip gidiyor, trenin hızı hayatın akışını dondururken, kendisini duran zamanın içinden geçirerek eşsiz bir deneyim sunuyordu. Şehirler, kasabalar, köyler, ormanlar, meralar, otlayan hayvanlar, trenin peşine takılan çocuklar...
~~~~

Muhsin Ertuğrul, ülkemizde batılı anlamda tiyatronun kurucusu kabul edilen, sinema alanında da Türkiye'de ilk önemli katkıları sağlayan tiyatro oyuncusu, yönetmen ve yapımcıdır.
İtiraf etmem gerekir ki bu kitabı okuyana kadar kendisini tanımıyordum. Yazarımız Orhan Bahtiyar sayesinde tanıştım, kendisine bu konuda teşekkür etmek isterim. :) 
Ne kadarı kurgu ne kadarı gerçek kestiremesem de Muhsin beyin tiyatro için çabalarına gerçekten hayran kaldım. Her şeyden önce genç yaşında ailesini bile karşısına alarak kendini büyük bir bilinmezliğe atması büyük bir cesaret örneği. Sonrasında verdiği savaşlar, kendini geliştirebilmek adına sınırlarını zorlaması çok etkileyiciydi bence.
Orhan Bahtiyar'ın kalemiyle Vecihi kitabıyla tanışmıştım. Muhsin kitabıyla daha bir sevdim. Ülkemiz için önemli işler yapmış insanlar hakkında böyle güzel kitaplar yazarak bizlerle buluşturmasının hoş bir şey olduğunu düşünüyorum ve severek okuyorum. :)
Sizler de benim gibi bu tür kitapları okumayı seviyorsanız, tiyatro ve sinemaya ilgi duyuyorsanız Muhsin kitabını okuyup Muhsin Ertuğrul ile tanışın derim. ♥

~~~~

KİTABIN KÜNYESİ
Adı:
Muhsin
Yazar: Orhan Bahtiyar
Yayınevi: İnkılap
Sayfa Sayısı: 344
Baskı tarihi: Haziran 2021


Merhabalar!
Uzuun bir aranın ardından geri geldim. :)
Görüşmeyeli nasılsınız? Umarım her şey yolundadır.
Hem kişisel yoğunluğumdan dolayı hem de ülkemizin geçirdiği kötü günlerde sosyal medyadan biraz uzaklaşmıştım. Neyse ki her şey yoluna girdi. Ben de sizleri çok özlediğim için daha fazla uzatmadan dönmek istedim. 💙

“Kapanmaz mı yaralarımız?” 
Çenesini yukarı doğru kaldırarak, “Asla,” dedi keskin bir dille. 
“Hiçbir zaman iyileşemeyiz biz. Ailenin açtığı yaraları hiç kimse, hiçbir şey kapatamaz.”  

💙💙💙 

Mihrinaz Akşahin, Azim Akşahin'in annesinin adını taşıdığı için ailesinin Halef'i olarak gördüğü, biricik torunu ve kıymetlisi. Genç kız dedesinin ilgisi ve sevgisiyle büyüse de anne-babasının yokluğuyla bir yanı hep eksik kalmış. Her şey yolunda giderken, bir gün bir olay patlak verir ve dedesi onu koruyabilmek için evden uzaklaştırır. Bu yaşına kadar dedesinin himayesinde yaşayan Mihrinaz ne yapacağını bilemezken, rüyalarında gördüğü adam, Zamir Hancıoğlu gelip onu kurtarır. Gizemli davranışları, sakladığı sırlar olsa da Mihrinaz içten içe ona güvenmekten kendini alıkoyamaz. 
Mihrinaz'ın kaçmasına sebep olan olay ne, ailesine neler oldu, Zamir onu nereden tanıyor, rüyalarına nasıl girebildi ve neler saklıyor gibi birçok soruya cevap aradığımız olaylar yaşanıyor.

💙💙💙

"Yıldızlar ve ay sarılmış. Sen de bana mı sarılsan?"

💙💙💙  
 Kitabın ilk sayfalarında, Mihrinaz ve Zamir'in rüyalarda buluşma kısmını okuduğum an bu kitap tam benlik dedim. Rüya görmeyi de rüyalarla ilgili şeyleri okuyup izlemeyi de çok sevmişimdir. 😍 
Tabii kurgumuz rüyalardan ibaret değildi. Akşahin ailesini tehdit eden tehlikeler, Mihrinaz'ın ailesini kaybetmesinin arkasındaki sırlar, Zamir'in Mihrinaz'ın rüyalarına girmesinin sebeplerini ve daha sonrasında onu korumak için yaptığı fedakarlıkların arkasındaki gerçeklerin oluşturduğu yoğun bir kurguya sahip. Öyle ki tam olaylar çözüldü sandığımız anda bambaşka olaylar başlıyor. :)
Mihrinaz Akşahin, şımarık ve bencil bir karakter gibi görünse de neden böyle davrandığını anlamak zor olmadı benim için. Cam fanus misali bir hayatı olan bu kızın bir yanı hep eksik kalmış. Dedesinin kanatları altında yaşamış olsa da ailesinin kaybıyla küçük yaşta olgunlaşmak zorunda kalmış. Dedesinin onu korumak için gizlediği geçmişi ile yüzleşmesini sağlayan ise Zamir oldu. 
Başlangıçta Zamir'i tam çözemedim, gizemli halleri yüzünden Mihrinaz'ı koruyor mu yoksa tam aksi bir durum mu var ortada diye düşünürken Mihrinaz gibi ben de ona güvenmek istedim. Tanıdıkça da bu hislerimin doğru olduğunun farkına vardım. Zamir'in Mihrinaz'a gerçekleri itiraf etmesi ile asıl bombalar patladı ve olayların daha yeni başladığının sinyalini vererek ilk kitaba veda ettik. Neyse ki çok beklemeden ikinci kitaba kavuştuk. Okumaya başlamadan önce yorumumu sizlerle paylaşmak istedim. Benim gibi bu tarz kurguları sevenler için de tavsiyemdir elbette. 💙

💙💙💙 

Nefesini yüzüme çarpmaktan çekinmeden, “Konuşmayacak mısın?” diye sordu merakla. Ne konuşabiliyor ne de hareket edebiliyordum. Beni o yönetiyordu ve böylelikle dans ediyorduk.
Yutkunarak, “Bu şarkının sözleri yok mu?” diye sordum. Saçmaladığımın farkındaydım ama söyleyecek başka bir şey bulamamıştım. 
Düşünmeden, “Var,” diye fısıldadı. Ela harelerim dudaklarından burnuna ve oradan da gözlerine doğru tırmandı. 
“Kovaladığım ışık sensin.”

~~~~

KİTABIN KÜNYESİ 
Adı: Halef 1 ~ Düş 
Yazar: Leman Veli 
Yayınevi: Ephesus 
Sayfa Sayısı: 480 
Baskı tarihi: Nisan 2021 
Goodreads puanı: 3.92 / 5