Elif Yağmur Urfalıoğlu | Röportaj | GKBT #24

, , 1 comment
Merhabalar! :)
Ya Habibi turu devam ederken, yazarımız Elif Yağmur Urfalıoğlu ile ufak bir röportaj gerçekleştirdim. Umarım keyif alarak okursunuz. ♥



Mor Düşler :  Merhaba, öncelikle röportaj teklifimi kabul ettiğin için teşekkür ederim. :) Klasik sorumuz ile başlayalım. Bize biraz kendinden bahseder misin?Elif Yağmur Urfalıoğlu kimdir, günlük hayatında neler yapar?

Elif Yağmur :  Merhaba. Bu röportaj vesilesiyle bana, kendimi anlatma fırsatı verdiğiniz için ben teşekkür ederim size. Kişinin kendinden üçüncü tekil şahıs olarak bahsetmesi biraz tuhaf olmakla beraber; Elif Yağmur URFALIOĞLU 11 Kasım 1997 İstanbul doğumludur. Soyadından anlaşıldığı üzere Şanlıurfa kökenli iki çocuklu bir ailenin ilk evladıdır ve halen İstanbul’da ikamet etmektedir. İstanbul Üniversitesi, Siyasal Bilimler Fakültesinde Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler hazırlık öğrencisidir. Bu kadar üçüncü tekil şahıs yeter bence. Gelelim bana! Açıkçası özel hayatım sanıldığı gibi hikâyelerimin o gizemli, eğlenceli, romantik komedi havasında hiç değil, hatta biraz da sıkıcı olarak özetlenebilir. Şu son beş aylık tutuk dönemimi saymazsak, gerçek arkadaşlarımla ve hayal ürünü arkadaşlarımla (hikâyelerimdeki karakterlerimi de arkadaş olarak görüp, onlarla vakit geçirmekteyim) iç içe yaşayan biriyim. Kurgulamış olduğum karakterlerimi sürekli kafamda şekillendiriyor, olayları hemen her ortamda yaşatmaya çalışıp bu şekilde şekillendiriyorum. Bazen yazacaklarımı bir filmmiş gibi düş dünyamda oynatıyorum da diyebilirim. Aynı zamanda kendimi geliştirmek için de her fırsatta okuyorum. İlham kaynaklarım olan diziler, filmler, romanlar, müzikler de hayatımın bir parçasıdır. 



Mor Düşler : Yazmaya ne zaman ve nasıl başladın?
Elif Yağmur : Yazmaya ortaokulun son döneminde başladım. Hatırlarsanız o zamanlar bir “Alacakaranlık” tutkusu vardı. Ben de o etki altında vampirlere ilgi duymaya başladım ve onları araştırdım. Bu olay şu an kulağa tuhaf gelse de o dönem birçok kişinin bunu yaptığına eminim. Araştırdıkça farklı vampir hikâyeleri, dizileri bulmaya başladım. Bunlar bana ilham oldu. Sürekli kafamda bir şeyler dönüp duruyordu. Ve ben onların kalıcı olmasına karar vererek bilgisayar karşısına geçtim. Aklımdan ne geçiyorsa deli gibi yazdım ve Facebook sayfasında paylaştım. Ne tepki alacağımı bilmiyordum ama en kötü ne olabilirdi ki, onlar benim hayallerimdiler sonuçta. Diye düşünüyordum. Ve aldığım beğeni tepkiler beklediğimin çok üstünde gelince ben de yazmaya devam ettim. Başlarda kitap olsun düşüncesiyle yazmıyordum elbette, hatta biri bana yazmaya başladığım ilk zamanlarda gelip “senin de kitabın çıkacak bir gün” deseydi ona deli gözüyle bile bakabilirdim.

 Mor Düşler : Kitap okumayı da yazmak kadar sever misin? Okuyorsan sevdiğin tür ve yazar? :) 

Elif Yağmur : Bence okumayan insan yazamaz. Okumayan insan bu hayatta kendine bir şey katamayan bir insandır. Bu biraz sert mi oldu emin değilim? Kimseyi kırmak istemem ama ben elimden geldiğince okumaya çalışıyorum. İnsanların bir konuyu nasıl ele aldığını görmeye çalışıyorum. Ama romantik komedi hepsinden ağır basıyor. Gerçek yaşamım romantik komediden çok uzakta da olsa, ben romantik komedi insanı olduğumu düşünüyorum. Jane Austen, David Nicholls ve Rainbow Rowell şu aralar okumaktan keyif aldığım yazarlar ama ileride ne olur bilemem.

 Mor Düşler : Peki aklında yazdıklarının kitap olması düşüncesi var mıydı? Kitap çıkarma sürecinde neler yaşadın, biraz bahseder misin? :)
Elif Yağmur : Bu soruya aslında bilmeden yukarıda biraz değinmiş olduk o yüzden özetle yaşadığım süreçten bahsetmek istiyorum. Benim için oldukça değişik bir deneyim oldu. Hele ilk kitapta yaşadığım hayal kırıklıklarından sonra, birçok şey değişti hayatımda. Lisedeyken kafamda kalıplaşmış bir yazar profili vardı. Yazar nasıl biridir? Yaşı ilerlemiş, saçları ağırmış, gözlüklü, onlarca binlerce kitap okumuş insandır. Derken bir anda Wattpad yazarlığı furyası başlayıverdi. O zamana kadar kafamda oluşan tabular bu etkiyle yavaş yavaş dağılmaya başladı. Araştırdım, soruşturdum ve aslında kitap çıkarmanın çok da zor bir şey olmadığını keşfettim. Ve ilk kitabım aslında ben daha ne yaptığımı anlamadan çocukluk hevesimle bir anda çıkmış oldu.

Mor Düşler : Romantik-Komedi türünde kitaplar yazıyorsun. Bunları yazarken ilham aldığın bir şeyler var mı? 

Elif Yağmur : İçinde romantizm ve komedi bulunduran tüm diziler, filmler ve elbette şarkılar… Hepsi kafamın içinde durmadan dönen çarkların arasında harmanlanıyorlar. Sadece tek bir şeyden oluşuyor diyemem çünkü bu çalmak olur. Kısacası ben onlardan besleniyorum ve onları içselleştirdikten sonra kendi gözümle gördüğüm haliyle ve dilimden düştüğü şekliyle kullanmıyorum. Bir başkasının gözünden görerek ya da dilinden düşürdükleriyle hikâye yazılmaz.

Mor Düşler : Ya Habibi de bir Türk kızı ile Arap iş adamının aşkını anlatıyorsun. Arap bir karakter yazma fikri nasıl oluştu?
Elif Yağmur : Bunun aslında çok da uzun olmayan bir hikâyesi var. Algıda seçicilik denebilir. Bir gün, sosyal medyada gezinirken dünyanın en zengin ülkelerinden birinin Katar olduğunu ve kişi başına düşen milli gelirin çok çok yüksek olduğunu öğrendim. Hikâyemde de bahsettim gibi çok yüksek, yani gerçekten çok yüksek. Neyse ben de bu ülkeyi araştırmaya başladım. Arkadaşlarıma, aileme, hocalarıma şaka olsun diye sürekli dile getirdiğimden dolayı Katar hayranı olarak adım bile çıktı. Bunun sebebin maddi zenginliğinden daha çok diğer Arap ülkelerinden farklı bir yapıya sahip olması ve ülkemize duygusal olarak yakın olmasından kaynaklandığını düşünüyorum. Bu araştırmalarım ve hayranlığım beni Arap bir karakter yazmaya itti ve sonuç ortada. Birinci baskı kısa sürede tükendi ve şu an ikinci baskısı kitapçılarda.

Mor Düşler : Farklı bir türde kitap yazmayı düşünüyor musun?
Elif Yağmur :  Daha çok fantastik öyküler yazmak istiyorum ama yakın gelecekte bu isteğim pek de mümkün gözükmemekte. Böyle bir çalışma için odaklanarak yoğun bir hayal gücü faaliyeti ve bu tarzda birçok kaynak okuması gerekiyor ki Fakültemin bana böyle bir zamanı vereceğini sanmıyorum. Daha müspet olan, bilimsel ve dünya siyaseti ağırlıklı eğimim bu açıdan sanırım beni oldukça zorlayacak.


Mor Düşler : Kitaplarını okumayanlar için kısaca anlatmanı istesem? :) 

Elif Yağmur : Aslında en zor kısım da bu. Yazım aşamasında onlarla yaşayan biri olarak bir süre sonra o kadar içli dışlı oluyorum ki en yakın arkadaşından veya evladımdan bahseder gibi oluyor benim için. “Seni Bana Vermişler”, bildiğiniz üzere Bir Töre Komedisi. Bunu Wattpad Töre’lerine yaptığım bir direniş de diyebiliriz. Konuşmanın başında aslen Şanlıurfa’lı olduğumu söylemiştim. Töre konusunda romanlarda ya da filmlerde bazı konuların çok abartıldığı veya yanlış aksedildiğini düşündüğüm için böyle bir hikaye yazmaya karar verdim. Elif ve Ömer, yıllar öncesinden dedelerinin birbirlerine verdikleri bir sözle birbirilerine verilmişler. Hikâyeyi özetleyecek olursak; Elif daha hayata yeni atılmış, üniversite son sınıf öğrencisidir. İstanbul’da yaşamaktayken Ömer ise hayattan darbe almış, yaralı, yaşı biraz daha olgun, Şanlıurfa’lı bir iş adamıdır. İki farklı kültür ve aralarındaki yaş farklı ile bir de başlarına gelen bir sürpriz onları bir araya getirecektir. “Ya Habibi”, ise Bir Arap Masalı. Bu aşk hikâyesi Elif ve Ömer’in aşkından bile daha imkânsız. Çünkü onlar taban tabana zıt iki karakter. Asya inatçı, başına buyruk, şımartılmış bir karakterken Amer daha dediğim dedik çaldığım düdük, katı, prensipleri olan resmi karakterli bir adam. Ayrıca iki farklı kültürü çatışmasını burada da görüyoruz. Farklı kültürleri sentezlemek biraz da hoşuma gidiyor diyebilirim. Çünkü farklı kültürler hem bana hem de okura birçok yeni şey katabiliyor. Bu yolla da hikâyenin sıradan bir romantik-komedi eserinden ayrılmasına çalışıyorum. Tam olarak yapabildim mi yoksa yapamadım mı orası tartışılır ama hikâyelerimde tam olarak yapmak istediğim şey bu.


Son olarak okurlarına söylemek istediğin bir şey var mı? 

Elif Yağmur : Son olarak, çok net bir gerçek ki iyi ki varlar… Ayrıca benim için önemli bir detay olarak iyi ki hikâyelerimi okuyorlar… Eğer kitabımı okurken bir kez bile olsa yüzünüzde bir gülümseme oluşuyorsa, o gülümsemeniz hiç solmamasını diliyorum.


ENLER 

En sevdiğin kitap? 
“Bir Gün” David Nicholls 
En sevdiğin yazar? 
Ahmet Ümit 
En sevdiğin film? 
“Bir Gün” 
En sevdiğin şarkı&şarkıcı? 
Sezen Aksu- Kaçın Kurası / Ed Sheeran – Give Me Love En sevdiğin renk? 
Mor 
En sevdiğin yemek? 
Çok net ve emin olduğum tek cevap işte bu: Adana Kebap. 
En sevdiğin hayvan?
Tavşan


1 yorum:

  1. İkinci kitabın olan "Seni Bana Vermişler"'in ardından Ya Habibi sana gereken gücü verir umarım. Güçlü bir kalem olarak sessiz kalmaman dileğiyle. Başarılar.

    YanıtlaSil