Kitabın Orijinal Adı : Lighthouse Bay
Yazarı : Kimberley Freeman
Çevirmeni : Duygu Pasadan
Yayınevi : Arkadya Yayınları
Sayfa Sayısı : 486
“Bilemeyiz, belki de karanlıklardır bizi ışığa kavuşturan ve
o ışığa tutunmamızı sağlayan…”
Merhabalar! :)
Arkadya Yayınları, Kimberley Freeman’ın yeni kitabı Kor
Adası’nı geçtiğimiz günlerde çıkardı. İlk kitabı Kır Çiçeği Tepesi’ne hayran
kalmıştım. İkinci kitabı Deniz Feneri Koyu elimde olmasına rağmen bekletiyordum
ve yeni kitabın çıkacağı haberini alınca okuma kararı aldım ve şimdi de
yorumumla karşınızdayım! :)
“Ünlü bir kuyumcu
ailesinin gelini olan Isabella Winterbourne, kalbi acıdan kavrulsa da, 1901
yılında eşiyle birlikte çok kıymetli bir hediyeyi Avustralya parlamentosuna
teslim etmek üzere bir gemi yolculuğuna çıkmak zorundadır. Ancak gemi
Queensland sahilinde batar ve bu kazadan sağ kurtulan tek kişi Isabella’dır. Ve
ne talihtir ki eşinin gözü gibi sakındığı hediye de kıyıya vurmuştur. Isabella
bir karar vermek zorundadır. Ya kocasının zengin ve baskıcı ailesine geri
dönecektir ya da elindeki bu hediyeyle yıllardır özlemini çektiği saklı
rüyasını gerçekleştirecektir. İşte o an uçsuz bucaksız karanlık sahilde bir
ışık dikkatini çeker. Ve Isabella deniz fenerinin sığınağına bırakır kendini…
Bir asır sonra Libby
Slater, hiç karşılık beklemeden sevdiği adamı kaybedince, artık ona anlamsız
gelen Paris şehrini ardında bırakmaya karar verir. Yaşamını çocukluğunun
geçtiği Deniz Feneri Koyu’nda devam ettirecektir. Ancak yirmi senedir hiç
görüşmediği kız kardeşinin düşüncesi onu endişelendirse de geçmişte yapılan
hataların telafisi yoktur. Dahası fener evinde kalmaya başladığı günler ona
koyun her zaman sürprizlerle dolu olduğunu gösterecektir.”
Tanıtım yazısından anlayacağınız üzere, kitaptaki olaylar
iki bölüme ayrılıyor; geçmiş ve günümüzde. Bu tarz kitapları çok seviyorum. Geçmişten
gelen sırlar, onların çözülmeye çalışılması oldukça heyecan verici oluyor. Karakterlere gelecek olursam gel-gitler
yaşayan, pişmanlıklarla dolu bir geçmişi olan Libby’i de; özgür ruhlu, her şeye
rağmen güçlü kalabilen Isabella’yı da çok sevdim. Birinin hikayesini okurken diğerinin
hikayesi ne durumda acaba diye merak edip durdum. Bölüm sırasının “geçmiş – günümüz
– geçmiş …” şeklinde olduğunu sanıyordum ama 2-3 bölüm geçmiş/günümüz şeklinde
sıralanmış olması bu merakımı iyice
arttırdı. En sevdiğim kısım sırlar çözülürken iki karakter arasındaki bağında
ortaya çıkması. Sanki kendim bir akrabamın ya da tanıdığımın geçmişteki
sırlarını öğrenmiş gibi hissettim. Anlatım oldukça akıcıydı ki yazarın
anlatımına Kır Çiçeği Tepesi’nde hayran kaldığımı belirtmiştim. Kısacası ben bu kitabı sevdim hatta bayıldım.
Sizde benim gibi bu tarz kitapları seviyorsanız bu kitabı okuyun. Kır Çiçeği
Tepesi’ni okumadıysanız onu da okuyun. İki kitaba da hayran kalacağınızı
garanti edebilirim. :)
Kitaba puanım: ❤❤❤❤❤
0 yorum:
Yorum Gönder